1 Temmuz 2007 Pazar

Ormanlarımıza gereken özeni göstermeliyiz.



Ormanlarımız yani ülkemizin ciğerleri her yıl ve özellikle yaz aylarındaalev alev yanıyor. Her yıl bahçemizden bir parça eriyip yok oluyor. Ormanlarımız ve dolaysıyla yiyeceğimiz, içeceğimiz gün geçtikçe azalıyor. Soframızın bereketi, zenginlikleri yavaş yavaş yok oluyor. Birgün bu sofrada artık yiyecek ve içecek malesef hiçbir şey bulamayacağız. Hala bunu önemini kavrayamadık. Böyle devam edildiği müddetçe 10 veya 20 yıl sonra geriye baktığımızda yukarıdaki fotoğrafı bir daha asla göremeyeceğiz. Allahın bizlere cömertçe sunduğu bu güzel emaneti bilerek veya bilmeyerek yok etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu konu ile ilgili her zaman TV'lerde, gazetelerde haberler defalarca yazılamkta, ormanlarımızın önemi anlatılmaktadır. Buraların korunması, yaşatılması için yedisinden, yetmişine herkese düşen bir görev, bir sorumluluk vardır. Milli değerlerimizi yok etmemeliyiz. Bunları yapanlara engel olmalı, onları uyarmalı hatta acilen yetkililere haber vermeliyiz. Piknik yerlerinde, ormanlarımızda, mera ve çayırlarımızda bu tür olayların olmaması için gereken itinayı göstermeliyiz. Bilerek veya bilmeyerek yapılan bu hatalar çok büyük maddi ve manevi kayıplara sebep olmaktadır. Yarını emanet edeceğimiz çocukalarımıza çöl olmuş bir ülke bırakmak istemiyoruz. Ülkemiz gerçekten dünyanın en güzel yerine, iklimine, ve coğrafyasına sahip. Yurdumuza gelen yabancı turistler bundan övgüyle bahsediyorlar. Ülkemize, insanımıza hayran oldukalarını belirtiyorlar. Oysa biz bu cennet vatanı süratle yok ediyoruz. Onu yeteri kadar koruyamıyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyoruz. Bazı şeyleri kulak arkasına atıyoruz ama bir gün o yılan sanada ulaşabilir ve sanada zarar verebilir. Bu nedenle güneşin kavurucu sıcaklarından serinlemek için gittiğimiz ormanlık ve piknik yerlerinde kurallara harfiyen uymalı, uymayanları da uyarmalıdır. Yarın serinlemek için aynı yere gittiğinde onu temiz ve bakımlı görmek istiyorsak ilgililerin göstermiş olduğu yerlerin dışında ateş yakılmamalı, çöp bırakmamalı, yerlere cam parçaları atmamalı, hatta onları görüldüğü yerde toprağa gömmelidir. Bir kırık cam parçası, bir kıvılcım kadar tehlikelidir veya söndürülmemiş bir sigara izmariti ya da ocak ateşi koskoca bir ormanı bir anda yok etmeye yeterli olabilir. Yıllarca emek verilerek yetişen o güzelim ormanlarımız bir anda alevler içersinde kalabilir. Yüzlerce, binlerce canlı hayvan bu alevler içersinde yok olabilir. Bir dikkatsizlik çok büyük felaketlere sebep olabilir. Bu yüzden ormanlarımızı kendi evimizmiş gibi korumalı, temiz tutmalıyız.

İnsanlara bir hastalık geldiği zaman doktor hemen bazı tedbirler alır ilaç verir ve hastasına uyarılarda bulunur. Sigara ve içkiyi hemen keseceksin. Yağlı ve şekerli maddelerden uzak kalacaksın. Uykuna ve yaşamına dikkat edeceksin. Eğer bunları yapmazsan çok yakında daha da kötüleşir ve hiç beklemediğin bir anda kıriz gelir ve ölebilirsin der. İşte, bizler de bu dutuma düşmamak için çoğunlukla ilk tedbir olarak hemen sigara, içki ve diğer kötü alışkanlıklarımızdan vaz geçeriz. Kendimize biraz çeki düzen veririz. Yaşamak istiyorsak bu tedbirleri hemen alırız. Bunu hem kendimiz hemde onlara kötü örnek olmamak adına evlatlarımız için yaparız. Yetkililer de doktorlar gibi bizlere bunu vurgulamaya çalışmaktadır. Eğer bu uyarılara aldırmazsak, tadbirlerimizi almazsak yakın bir zamanda sıcaklardan nefesimiz daralacak, oksijenimiz azalacak, yaşam kalitemiz düşecek ve sağlığımız bozulacak,hastane kapılarını aşındıracağız. Kendimizi düşünmüyorsak geleceğimizi, evlatlarımızı düşünmeliyiz. Onlara güzel yaşanır bir ülke bırakmalıyız. Bu gerçeklerden kaçarsak,tedbirlerimizi almassak yarın serinlemek için bir ağaç altı dahi bulamayabiliriz. Kurallara uymalı, hata yapmamaya özen göstermeli ve yaşama şansımız arttırmalıyız. Yetkililer bizleri bu yüzden uyarmakta ve tehlike sinyallerinin hızlanarak geldiğini vurgulamaktadır. Hepinize sağlık ve mutluluklar dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder