21 Ocak 2008 Pazartesi

İyi olma sanatı.

Yazan Dr. Dráuzio Varella ve çeviren Fatih Erten
EĞER HASTA OLMAK İSTEMİYORSANIZ.
Bana gelen bir yazı dizisini sizlerle paylaşmak istedim. Beyeneceğinizi umarım.
Bunlara dikkat etmeliyiz. Hastalık ille de bir canlıdan diğer bir başka canlıya mikrop taşınması ile olmaz. Aşağıdaki bu gerekçelerle de insanlar çok ciddi hastalıklara yakalanabilirler. Sağlık ve mutluluklar dilerim.

1,DUYGULARINI ANLAT.
Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular gastrit, ülser, belfıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.
Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür.
Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!
Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!
2,KARAR VERMELİSİN,
Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur.
Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.
İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.
Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vaçgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.
Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.
3,OLDUĞUNDAN FARKLI YAŞAMA,
Gerçeği sakalayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir.
Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.
Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur.
Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.
4,KABULLEN,
Reddecilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.
Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır.
Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.
Eleştirileri kabullen.
Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.
5,ÇÖZÜMLER BUL,
Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler.
Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı.
Arı ufacıktır fakat varolan en tatlı şeylerden birisini üretir.
Biz ne düşünüyorsak oyuz.
Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.
6,GÜVEN,
Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez.
Güven olmadan, bir ilişki de olamaz.
Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.
7,HAYATI ÜZGÜN YAŞAMA,
Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk.
Bunlar sağlığı güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.
Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir.
“İyi mizah bizi doktorun elinden korur”.
Mutluluk sağlık ve terapidir.

15 Ocak 2008 Salı

Yorum 3


Yıllardır basından okuyor ve TV kanallarında, başta Orta doğuda, Afrika’da, uzak doğuda ve dünyamızın pek çok yerinde şiddet olaylarının tırmanışta olduğu, insanların mağdur, çocukların açlıktan, sefaletten öldüğü, bir yandan bu olaylar devam ederken diğer yandan tabii afetler, hastalık ve diğer felaketler yüzünden her gün yüz binlerce insanın hayatını kaybettiğini görüyoruz. Bu yaşanan olaylar hepimizi çok ama çok üzmektedir. Bir gün bu yaşanan gerçekleri bizler de, sizler de yaşayabilirsiniz. Olaylar durmuyor ve tırmanışını arttırarak sürdürüyor. Birileri arının kovanına devamlı çomak sokarak ortalığı karıştırıyor. Kazançlı çıkanlarda, zararı görenlerde belli. Ortalık biraz durulduğu zaman ellerindeki çomağı aynı arı kovanına tekrar daldırıp yeniden karıştırılıyor ve yine yüz binlerce insan hayatını kaybediyor. Bu dünde böyleyi, bugünde böyle, yarında böyle devam edecek. Şiddetin şiddeti getirdiği ortada. Bu güne kadar her türlü olasılıklara, engellemelere rağmen bir türlü sorunlar çözülemedi ve böyle çözülemeyeceği de artık gün gibi belli olmuştur. Bunun bir başka yolu, yöntemi yok mu? Tabii ki var. Kendi coğrafyamızdan örnekler verecek olursak. Türkiye’nin haklı nedenlerden dolayı Kıbrıs’ta yaşayan olaylarda vatandaşlarının katledilmesini önlemek için garantörlüğünü kullanarak 1974 yılında adaya yaptığı çıkartmasından sonra Yunanistan ile Kıbrıs anlaşmazlığı hep şiddeti tırmandırmış aradan kırk yıl geçmesine rağmen hala çözüme ulaşmamış, başka sorunları da beraberin de getirmiştir. Ege kıyıları ve kıta sahanlığı, Yunanistan’ın AB ilişkilerindeki tutumu ipleri sık, sık koparma noktasına getirmiş ve bu yüzden her iki ülke arasında istenmeyen olaylar yaşanmış, kıta sahanlığı tartışması nedeniyle denizlerde ve havada istenmeyen olaylar yaşanmış ve yaşanmaya da devam edilecek gibi görülmektedir. Yıllardır Ermeni çeteleri tarafından öldürülen Türk Devlet görevlisi vatandaşımız. Ermenilerin ortaya attığı asılsız soykırım ideaları. Irak ta yaşanan şiddet olayları ve ölen yüz binlerce insan. Ermenistan ve Azerbaycan arasında bitmeyen Dağlık Karabağ meselesi. Yakın zamanda Yugoslavya da yaşanan ve izi kalan binlerce insanın öldürüldüğü o vahşi olaylar. Hala devam eden Filistin ve İsrail arasında bitmeyen kargaşalar. Afrikada, Hindistan, Pakistan ve Afganistanda yaşanan şiddet olayları.Ortada zarar gören bu ülkenin ve hatta diğer ülkelerin insanları, ekonomisi ve en önemlisi kardeş gibi yaşamak yerine birbirlerine düşmance yetişen yeni nesiller, çocuklar ve ondan sonra ki gelecekler. İşte, böyle yetiştikleri, gördükleri için kendi dünyalarında da aynen bunları yapacaklar ve onlarda yaşanan bugünkü huzursuzluğu devam ettireceklerdir. Kin ve nefret tohumları atılmaktadır. Ancak bu artan tırmanış dünyamızı yok etmeye ve sonunu hızlandırmaya yaramaktadır. Bu yüzden bir yandan bu şiddet olayları tırmanır ve artarken diğer yandan şiddetin, terörün, açlığın, salgın hastalıkların küresel ısınmanın insanlığa ve çevreye yaptığı zararı önlemek için yapılan maddi ve manevi desteklerin hiçbir anlamı kalmamış olmasıdır. Yapılan bunca yardımlar, tırmanan şiddet olayların gölgesinde kalmaktadır. Bir söz vardır, “Devede kulak” misali. TV kanallarında gerilim ve şiddet olaylarını içeren yayınların izlenmemesi için bu konuda duyarlı tüm ülkeler tedbirler alarak halkını uyarıyor, bunun için bir dizi önlemler alıyor. Bunun sebebi onları bundan uzak tutmak içindir. İnsanlar artık bunların farkındadır. Tüm dünyada insanlar bu yüzden sokaklara dökülerek şiddet ve terör olaylarının son bulmasını istemektedir.
İşte çözüm. Niçin, bir kez olsun dost olma yolunu denemiyor, hemen silaha sarılıyoruz? Niçin birbirimizin gözlerini oyuyor, sevgi ile bakmıyor, birbirimizi kucaklamıyoruz? Silahlara yapılan yatırımlar yerine ülke ekonomisine, halkın refah payını yükseltmeye harcamıyoruz. Yukarıda anlatmaya çalıştığım olayları yaşıyor ve halkımıza yaşatıyoruz. Bunun böyle yürümeyeceğini niçin hala anlamıyoruz. Sonuçlar ortada. Hep zarar görenler yine bu kör dövüşün içine sürüklenen yaşlılar, kadınlar, çocuklar geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlere oluyor. Kardeşkanı akıyor. Ülkeler sosyal, kültürel ve Ekonomik yönden büyük kayıplara uğratılıyor. Yıllarca süren ve sonuç alınamayan bu soğuk savaşlardan niçin kendimizi arındırmıyoruz. Bir birimize uzanan dost elini tutmuyor ve birde bunu denemiyoruz. Yıllardır bitmeyen bu kin ve nefreti devam ediyor, artık bunları kaldırmıyor kendimizi buna zorlamıyoruz.
Geçmiş bitmiştir, bundan ancak ders alınır, şimdi bugünümüz ve gelecek yarınlarımız var. İşte, size Almanya örneği ve diğerleri. Doğu ve Batı Almanya yıllarca bu mücadelede binlerce insanını, evladını Berlin duvarı dibine gömdü. Ne kazandılar, hiçbir şey. Bunu fark etiler ve duvar yıkıldı, işte yaşanan mutlu son. Bu yılıkan duvar daha da büyüdü ve AB ülkeleri birbirlerine sınırını aştı. Ekonomik, sosyal ve kültürel yönden ülkeleri ve insanları için bu olmazı gerçekleştirdiler. Paylaşımı gördüler. İnsanca yaşamayı seçtiler. Bunu gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yaptılar. Sorunları bir, bir aştılar. Şimdi kendi içine sindirecekleri ülkeleri bu topluluğa almaya çalışıyorlar. Şiddete şiddetle karşılık verme yerine birlik ve beraberliği seçerek gösterdiler. ABD ve eski SSCB her an birbirlerine çatışmaya girecekmiş gibi dünya da krizlere yol açacak olaylar yaşanırken şimdi uzayda birbirlerine yardım ediyorlar. Ekonomik ve kültürel desteklerde bulunuyorlar. Uzak doğuda Güney ve Kuzey Kore de yaşananlar Vietnam da ölen yüz binler. Japonya da 6 Ağustos 1945 de Hiroşima ve 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 Nagasaki ye atılan atom bombası ile yaklaşık 250 bin insanın ölmesi. Geçmişte tüm bu trajik olayları dünyanın değişik yörelerinde kendi çapında yaşamış ülkeler vardır. Bunları tek, tek yazmak mümkündür. Asıl mesele kendimizi bunlardan sıyırmaktır. Ateşi körüklemek değildir. Hâlâ orta doğuda yaşanan trajik olaylar endişe ve korku içinde yaşam mücadelesi veren insanlar. Bütün bunlara son verme zamanı gelmiş ve hatta geçmek üzeredir. Başkaları yapabiliyorsa herkezin bunu yapabilmesi mümkündür. Bunlardan daha önemli olan, yaşadığımız bu dünyada kitlesel ölümlerin önüne geçilmesi için tedbirler almaktır. Küresel ısınmanın dünyamıza verdiği zararları önlemektir. Önüne geçilmediği takdirde daha büyük felaketleri kapımızda görmemiz mümkündür. Bu yaşanan kötü olaylar, tabii afetler tüm ülkeler için hem maddi, hem manevi ve hem de ekonomik kayıptır. Şimdi dünyamızın ve yarını emanet edeceğimiz çocuklarımızın geleceği için birlik ve beraberlik, dostluk ve kardeşlik zamanıdır. Yaşam devam ettiği müddetçe Ülkeler arasında her zaman sorunlar olacak ve çıkacak ama bunları silahla, kaba kuvvetle, şiddetle aşmak yerine dostça, insanca aşma becerisini göstermektir. Bunu, yarınlarımız için, huzur ve mutluluk için, evlatlarımız ve geleceğimiz için yapmak zorundayız. Uzanan dost elini geri çevirmemeliyiz. Bir gün o uzanan dost eli mutlaka sana ve geleceğine yarımcı olacaktır. Bugün felaket bana, yarın ise sana geleceğini aklımızdan asla çıkartmamalıyız. Son pişmanlık fayda vermez. Bu yara büyümeden, kangrene dönüşmeden tedavi edilmelidir, yoksa sonu hepimiz için felaket olur.