30 Aralık 2010 Perşembe

BURASI TÜRKİYE




BENİM MEMLEKETİM

Ne şehitler verdik biz bu topraklarda,
Ne gaziler vardır hâlâ aramızda,

Belki sende bir şehit oğlusun,
Belki de bir gazi torunusun,

Neden böyle davranıyoruz birbirimize,
Niçin silahlar çekiyoruz kendimize, gençliğimize,

Bak ben Bolulu Hasan çavuşun oğlu Mehmet,
Sende Adanalı yağız onbaşının oğlu Ahmet,

Saymakla bitiremeyiz Ayşe sultanın kızı Fatma’yı,
Bir omzunda mermi taşırken diğer omzunda ki Kezban’ı,

Bağırmak, haykırmak istiyorum yedisinden yetmişine,
Bu vatan için seve, seve canlarını verenlere ninelere, dedelere,

Bunca çekilen açlık, sıkıntı, yokluk, neye,
Bu vatan evlatları birbirini öldürsün mü diye,

Kalk Atam! Şöyle etrafına bir bak, neler göreceksin,
Burası benim memleketim değildir diyeceksin,

Neden böyle davranıyoruz birbirimize,
Niçin silahlar çekiyoruz kendimize, gençliğimize,

Sen bir şehidin oğlu, beklide bir gazinin torunusun,
Savaşta şehit düşen ataların, bacıların gururusun,

Kulak ver sesimize, sahip çıkalım memleketimize,
Burası benim memleketim deyin haykıralım birbirinize,

Kim dil uzatırsa uzatsın, yalandan tohumlar atsın,
Arkamızda, yüreğimizde derin yaralar açsın,

Burası benim memleketim, asla müsaade etmem,
Ölürümde vermem onu kimseye yar etmem,

Kemal yüzbaşım, Hasan Çavuşum, Ali onbaşım,
Ayşe’m, Fatma’m, Ninem, sultan bacım,

Yüreğinizi ferah tutun, biz neler gördük neler,
Burası benim memleketim sonsuza dek yaşatmaya değer.

2011 TÜM DÜNYAYA BARIŞ VE HUZUR GETİRSİN

29 Aralık 2010 Çarşamba

Çiçek ve böcekler

Fotoğraflar.alıntıdır.














8 Kasım 2010 Pazartesi

2 Kasım 2010 Salı

Zaman Azalıyor


ORMANLARIMIZI YOK ETMEYELİM, YEŞİLİ KORUYALIM

16 Ekim 2010 Cumartesi

ÇAYLAR ŞİRKET TEN..


Sıra sana geliyor.

Bu OK kime isabet eder orasını bilemem ama, birgün mutlaka sana da gelecek......!


"Sıra sana geliyor" Birgün mutlaka ölüm kapımızı çalacak ve bir daha geriye dönüşü olmayan ebedi bir yolculuğa çıkılacak. Buna hazırlıklı olamlıyız.Son pişmanlık ta fayda vermez.

Horoz







Foto şaka,

6 Eylül 2010 Pazartesi

Dünya ısınıyor.


Tedbir alınmassa İnsanlık hergün yok olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor.
Açlık,Uyuşturucu bağımlılığı (İlaçlar dahil),Artan hastalık ve tabii afetlerdeki ölüm oranları.İç çatışmalar,Küresel ısınma, işsizlik, Terör olayları,Her an yaşanan Trafik kazaları, V.S tüm olaylar.......!

Çifçi Dertli

Palyaço.

1 Eylül 2010 Çarşamba

İlginç görüntüler

Şehir içi alt yapı ve kanal sistemi işte böyle olmalı.

Trafik S.O.S veriyor.

Kredi almak çok kolaylaştı.....!

29 Temmuz 2010 Perşembe

Atatürk ve biz

Dünya da yaşanan tüm olaylar kendiliğinden gelişmemektedir. Allaha'a inananlar bunun böyle oldüğünu bilir. Ağaçtan bir yaprak düşse onun haberi olur. Yüce Rabbim, canlıların ve insanların yaşamlarını, düzenlerini kurması için her topluluğa birer peygember görevlendirmiştir, onları da o seçmiştir. Kim ne olacak, kim neyin başına getirilecek, bir ülkenin batması veya kalkınması hep o yüca kudretin tayin ettiği düzen içinde yürütülmektedir. Kimler ölecek, kimler başa geçecek yine o yüce kudret tarafından gerçekleştirilir ve olur. Onu yaradana inanan bazı iyi niyetli liderler, ülkesinin huzur ve refahına çalışır, ülkesini yaşadığı boyunca yaşatmaya devam eder kendini değil halkını düşünür. O kişi de bu dünyada sınav verdiğinin farkındadır ve bunun hesabını da yaradanına vereceğinin bilincindedir. Halkını, milletini, bayrağını severek gelecek nesillere iyi bir ortam bırakmak için çaba sarfeder ve bizler de sonsuza kadar arkasından dualar eder, daima yaptığı iyilikleri ve güzellikleri anarız. Onlar bu sınavı başarıyla geçmişler ve hem dünyada hemde Allah'ın huzurunda ödüllendirilmişlerdir. Bazı kötü niyetli liderler de ise tam tersi, kendi çıkarlarını milletin çıkarlarının önünde görerek hareket eder. O, bu dünyada sınavda olduğunu unutur. Milletini ve geleceği emanet edeceği yeni nesilleri çok zor durumlara düşürür. Gün gelir gözden düşer ve milleti tarafımdan sonsuza kadar bedduallar edilir,lanetlenir. Bu örnekleri geçmiş dönemlerde defalarca yaşadık ve gördük. Akibetleri ve sonuçları bellidir. Osmanlı devleti yükselme denemlerinde başa geçen padişahlar iyi yetişmiş ve padişahın görevlendirdiği beylikler,sultanlıklar, tarafından iyi yönlendirildiği için çok uzun yıllar huzur ve güven içinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bizler o dönemdeki liderleri minnetle anıyor aradan 550 yıl geçmesine rağmen hala dualarımızla yad ediyor ve yaptıkları güzellikleri anlatarak tekrar tekrar anıyoruz. Onlar hem bu dünyada hemde Allah'ın huzurunda kazandılar ama sınavda olduklarının farkında olamayan zevk ve sefaat içinde olup halkını, milletini, geleceğini düşünmeyenlerin isimlarini bile hatırlamıyor, hatırlananlara da beddualar ediyoruz. Eğer bizleri yönetenler yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığım iyi niyetlilerden ise bu ülke daha yüz yıllarca yaşayacak.Eğer onlar kötü niyetlilerden ise vay başımıza gelecekler? Önümüzde canlı örnekleri mevcut. Bunun için ahkâm kesmeye gerek yok. Atatürk gibi tüm dünyanın takdir ettiği bir lider Türk milletini uçurumun eşiğinden döndürmüştür. Onu bize bahşeden yüce rabbimize şükürler olsun. Atatürk gibi bir lider kurtuluş savaşındaki başarılarından sonra Türk milletini tekrer ayağa kaldırmış ve ülkeyi yeniden inşa ettirmiş, itibar kazandırmıştır. Türk'ün gücü, Osmanlılardan sonra Atatürk tarafından yeniden tüm dünyada nam salmıştır. Onun sağlam temelleri üzerine kurulmuş bu ülke asla yıkılmayacak ebediyen var olacaktır. Bu sözler onun sözleridir. Onun gibi düşünmek onun gibi cesur olmak ve onun gibi halkını, milletini, bayrağını sevmekle hedefe emin adımlarla ilerleyebiliriz. Bu günlere o kadar zor dönemleri aşarak geldik. Herkes çıkar hesabı yaptığı için gelişmiş ülkelerden geri kaldık. Şunu bilmemiz gerekir. Dünyanın artık eskisi gibi olmadığını, şartların değiştiğini, Siyasetten tutun, ekonomiye, oradan nufus atrışlarına, petrole ve dünyada yaşanan tabii afetlere ve giderek artan çıkar çatışmalarına dönmektedir. Dünyada bir huzursuzluk başlamıştır.Bu yüzden Türk'ün, Türk'ten başka dostu da yoktur. Yüce Rabbim bizlere, Atatürk gibi bir lideri en zor dönemde karşımıza çıkarttı. Yeni bir dönem başlattı. Atatürk yeşeren ağacı taze meyveleri ile birlikte Türk halkına yeniden vermeyi başarmıştır. Bu meyve öğle lezzetliydi ki her ısırılışında ağzımızdan bal damlıyordu. Öyle görkemli idi ki insanın baktıkça ona bakası geliyordu. Hiç bir kurt bu meyve ağacını kermiremiyor, ne yaptıysa meyvelerini çürütemiyordu. Atatürk'ün esintisi bile bu ağac dimdik ayakta tutmaya yetiyordu. Uzun bir süre hiç bir yabacı kurt ağacı delip meyvesine zarar veremedi. Şimdi durum eskisi gibi değil. Evet, dışarıdan bu ağaç kötü niyetli kişiler tarafından çok güçlü ve zehirli maddeler tahrip edilmeye çürütülmeye çalışılmaktadır. Yabancı kurtlar bu ağacın üzerlne zehirlerini akıtmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ülkemiz bulunduğu yer itibarı ile dünyanın birinci mevkisi olan en gözde yerinde bulunmaktadır. Buraya sahip olmak isteyen aç gözlüler çoktur. Bunun için her şeyi yapmaya hazırdırlar. İçten ve dıştan bu ülkeyi batırmak için ellerinden ne geliyorsa yapmaktadırlar. Bunlara fırsat vermemeli, yanlışlıklara yeni yanlışlıklar eklememelidir. Birlik ve beraberlik olduğu müddetçe hiçbir dış güç bu topluluğu bozamaz ve yıkamaz. Şimdi bunu yıkmaya çalışmakta birlik ve beraberliğimizi bozmak bizi parçalamak istemektedirler. Bütünü yok edemiyorsan parçalayarak yok et diye bir söz vardır. Atatürk'ün düşüncelerinden, yüce Rabbimizin izinden giderek bu zoru da geçeceğimize inanıyorum. Yüce Rabbim her zaman doğrunun yanındadır.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

İntiharı engellemenin İpuçları.

İntiharı engellemenin ipuçları,

İntihar girişiminde bulunacak her kimse, kararını verdikten sonra, normal yaşantısından farklı davranışlarda bulunur. Bazı sinyaller verir. Bu sinyalleri doğru zamanda algılayıp tespit ederek, intiharı önlemek için hemen harekete geçmeli bu işin uzmanı olan doktoruyla, uzmanıyla görüşerek tedaviye başlamalıdır.

Bu tespitleri şöyle sıralayabiliriz.

Kişide uyuma ve yeme alışkanlığı değişir, uykusuzluk çeker ve aşırı zayıflar.
Arkadaşlarından ve ailesinden uzaklaşır, kendini yalnızlığa terk eder.
Saldırgan ve isyankâr davranışlarda bulunur, her şeye aşırı tepki gösterir.
Neşeli olanlar içine kapanır, küskün olur.
Evden kaçma planları yapar, bu nedenle gizli, gizli hazırlıklara girişir.
Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanır, diğer zararlı maddelere yönelir.
Sürekli sıkıntılı olur, sık, sık öfler ve püfler.
Dikkatini toplamada güçlük çeker ve devamlı hatalar yapar.
Derslerini takip etmez, okul ödevlerini yapamaz, gereksiz şeylerle uğraşır.
Sık, sık baş ağrısı, karın ağrısı gibi ağrıları sıkıntıları vardır ve bunlardan şikâyet eder.
Kendini daima yorgun, bitkin hisseder, devamlı yatmak, uyumak ister.
Olaylara tepki vermez, dünya umurunda değildir.
Dünyaya bakış açısı değişmiş artık tam tersini savunarak farklılık gösterir.
Anne ve babasına olan hareketlerinde, çevresine olan yaklaşımında, normal görünmenin aksi bir takım davranışlarda bulunması o kişinin intihar olayını düşündüğü anlamına gelebilir. Bu yaptıkları davranışlarına paralel olarak aşağıda belirtilen bazı sözlerle de bunu birleştirdiğinde yine böyle bir eylemde bulunacağının işareti olabilir.
“İlgisizdir ve “Benim için önemi yok, fark etmez”der.
”Her olayın ardından “Sizlere sorun olmayacağım”der.
”Sizleri bir daha görmeyeceğim. Beni yok bilin”, der.
”Benim için artık yaşamın bir önemi kalmadı”der.
”Benim için üzülmeyin” der ve bu sözünü sıkça tekrarlar,
”Hepiniz çok seviyorum”der
”Sürekli ölümden ve ölmek istediğinden söz eder”
”Hayatı umursamadığını söyler ve hiçbir olaya tepki göstermez”
”Suçluluk duyar”
Bu gibi sözlerin yanında kişisel eşyalarını dağıtmaya başlaması, çok sevdiği bir oyuncağı dahi onu mutlu etmemesi, ruhen ve bedenen bir çöküntü içersinde olması, odasının alışkanlıkların dışında darmadağın veya dağınık bir yapıya sahip birinin odasını düzene sokması, sık, sık ağlaması, aşırı derecede alıngan ve şüphecilik, unutkanlık, karar vermede güçlük çekme, sorumluluk almaktan kaçınması onun bu düşünce içersinde olmasının birer belirtileri olabilir. Her aile çocuğunu, yakınını çok iyi tanır. Bu farklılıkları fark etmesi en önemli teşhistir. Sadece zamanı, yeri ve şekli için ortam beklenmektedir. İşte, anne ve babalar çocuklarınızda ve diğer yakınlarınızda bu ve buna benze olayları tespit ettiğiniz an sıkı takibe almakla, bu düşüncede olanların düşüncelerini değiştirebilir onları yeniden kazanabilir ve böylece göz göre, göre bu dünyadan ayrılmak isteyenleri yeniden hayata döndürmüş olabiliriz. Bazı insanlar çok duygusaldır. Olaylar farklı bakar. Her şeyden çok çabuk etkilenir. Yapılan yanlışlıklar, hatalar, onları istenmeyen olaylara kadar götürebilir. Bunlara çok dikkat edilmelidir. İntihar etme cesaretinde bulunamayanlar bunu yapabileceklerini göstermek için gösteri intiharların da, da bulunabilir. Ailesinin evde olduğunu bile, bile onların dikkatini o yöne çevirerek bir kutu ilaç içmiş izlemini uyandırabilir. Yüksek bir binanın tepesinden kendini aşağıya atacakmış gibi hareketler yaparak insanları o yere ilgisini çekerek çözmek istediği sorunu dile getirmeye çalışır. İş ister, sevgilisi ile görüşmek, ailesini ve çocuklarını görmek ister. Beni bu durumdan kurtarın, bana yardım edin demeye çalışır. Her insan farklı yaradılıştadır. Davranışlarımızı da onların ruh haline göre hareket ederek sürdürmeli ve onlara yardımcı olmalıyız. Onlar bizden birer parçadır.

Bir önemli konuda, küçüklerin, büyükleri yeteri kadar sahiplenmemesinden kaynaklanmaktadır. Yaşlılar, ömürlerinden ömür katıkları evlatlarının ilgisizliğinden yakınırlar. Yalnızlık onları bunalıma sürükler. Yaşlılıklarında, çocukların kendilerine yardımcı olacağını, yedirip içireceğini, yıkayıp giydireceğini zannederler. Ne gelen var nede soran. Tam onlara ihtiyaç duyulduğu an hiç kimse kapısın çalmaz olur. Bir tabak yemek vermez olur. Çevresindeki komşular bakar. Gözyaşları sel olmuş, kimse kulak asmaz. Geçim sıkıntısı çekerler. Yaşam iyice zorlaşır. Hele muhtaç durumda iseler, bu daha da acı çekmelerine neden olur. Hayatın tadı onlar için acıya dönüşmüştür. Daha fazla buna katlanamayan pek çok yaşlımız maalesef intihar girişiminde bulunarak hayatlarına son vermektedir. Bu duruma sürükleyenler elbet bir gün kendilerinin de aynı akıbete düşeceklerini göremezler. En çok yakınlarını kaybedenler, eşlerinden ve işlerinden ayrılanlar, tedavisi olmayan hastalığa yakalananlar risk gurubu içinde olduklarından bu kişilerle ilişkileri koparmamalı, yalnız bırakmamalı, sık, sık ziyaret ederek hatırlamalı, ihtiyaçlarını gidermelidir. Bu yaşta insanların sağlık sorunları çok olur gerektiğinde tedavileri için doğru insanı bulup tedavi ettirerek tekrar yaşama kazandırılmalıdır.
Birde buna gençlerin gözü ile bakacak olursak, yarının yaşlıları olarak bizler onlara nasıl davranmalıyız.

Gençler, büyüklerin işlerine karışmalarını istemezler. Karşılarında suratı asık, her zaman homurdanan, ufacık rahatsızlıklarını büyüterek ölüyorum diyerek ortalığı karıştıran, ilgi çeksin diye hastalık yaratan devamlı şikâyet eden, sorgulayan, yargılayan yaşlılardan hoşlanmazlar. Bunu, kendi gençliğimizi yaşadığımız yıllarda nasıl istemiyorduysak, şimdiki gençlerin istemeyeceklerini düşünmeliyiz. O halde, Biz yaşlılar, bakıma muhtaç isek, onların yaşantılarına köstek olmak değil tam tersi onlara özen göstermeliyiz. Asık suratlarımızı güler hale getirmeliyiz, her işlerine burnumuzu sokmamalıyız, daha sevecen ve candan olmalıyız, onların bize ihtiyacı olduğu kadar daha fazlası bizim onlara ihtiyacımızın olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Yoksa sokaklarda yaşamak zorunda kalabiliriz. Bu durumda olan pek çok yaşlı büyüğümüz bunları yapamadığı için şimdi başkalarının bakımına muhtaç oldukları görüyoruz. Belki bu tür davranışlarda bulunmasalardı şimdi sıcak bir yuvada onlarla beraber yaşıyor olacaklardı. Bazıları da bu davranışları yüzünden pişmanlık duyarak hâlâ bir umutla evlerine aylardır gelmeyen çocuklarını veya diğer yakınlarının yollarını gözlüyorlardır. Arayıp hatırlarını sormak, gönüllerini almak en büyük beceridir. Onlar anne ve babadır. Çocukluğunuzda yaptığınız hataları onlar nasıl affettiyse sizlerde eğer bir kusur işlediyse affedin. Şimdi sizler büyüdünüz onla ise küçüldü.

Ey gençler, sizlere sesleniyorum. Yarın, sizlerde bizler gibi yaşlanacaksınız. Bugün den yarını düşünmeniz gerekiyor. Etme, bulma dünyası. Bugün senin büyüklerine yaptıklarını gören çocukların, yarın aynısını sana yapacaklarını aklınızdan çıkartmayın. Büyüklerinizi sevin ve sayın. Elbet bunun mükâfatını bir gün göreceksiniz. Pek çok yaşlı vatandaşımız, evlatlarının ilgisizliğinden şikâyet etmektedir. Bunca emek vererek yetiştirdikleri çocuklarının bu davranışları onları çok üzmektedir. Pek çoğu aç, bakımsız, yersiz ve yurtsuz yaşamlarını sürdürmektedir. Onlara sahip çıkmalıyız, bağrımıza basmalıyız. Bu ilgisizlik ve yalnızlık pek çok yaşlının bunalıma girerek hayatlarına son verdiğini biliyoruz. Onlar sadece ilgi bekliyorlar. Bakara Sûresi 83 ayetinde “Anne ve babanıza ihsanda bulunun, yakınlarınıza, öksüzlere ve biçarelere de yardım edin. İnsanlara güzel sözler söyleyin” diye uyarıda bulunmaktadır. Bir başka söz de cennet annelerin ayakların altındadır der.

Gelişmiş ülkelerde bile aile bağlarının giderek kopması sonucu hükümetlerin bir dizi önlem almaya zorladıklarını yine basındaki yazılardan okuyoruz. Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde bundan böyle ailelerin en yaşlı olanlarının hal ve hatırlarını sormasını, onların bakımını ve hatta ceplerine harçlık koyulmasını öngören yasa tasarısı gündeme gelmiş. Bakıma muhtaç kişilerin yaşantılarını garanti altına almalarında ailenin payı istenmiştir. Bu yasayı hazırlayanlar, altmış beş yaşı üzeri olan anneler ve babalar bunca emek vererek yetiştirdikleri çocuklarının ilgisizliğinden yakınarak intihara teşebbüs ettiklerini tespit etmiştir. Yaşı altmışın üzerinde olan, intihar girişiminde bulunan ülkelerinden biri olan Fransa‘da yaklaşık 3,500 yaşlının intihar girişiminde bulunduğu tespit edilmiştir.

İntihar olaylarının gündeme gelmesinde hiçbir neden yokken ortaya çıkmasını sağlayan başka faktörler de vardır.“Aile içinde yaşanan aşırı kavgalarda başkasının önünde hakaret ve aşağılayıcı sözler. Okulda ve iş yerinde başarısızlık, küçük düşme. Çok sevildiğini sandığı kişiden beklemediği kötü sözler. Dayak, cinsel taciz, yapmadığı bir şey üzerine suçlama, ağır cezaya çarptırılma korkusu, sevdiği biri ile kavuşamam duygusu, kötü bir hastalık,” sonrası gibi olaylar intihar düşüncesini gündeme getiren olayları da sayabiliriz.

6 Temmuz 2010 Salı

Tabiat ve güzel manzaralar

Fotoğraflar.alıntıdır.