Şeytani duygular ve kaçınılmaz son

“Şeytani duygular ” Hepimiz, Kuranı Kerimde açıklandığı gibi Şeytanın, tüm insanları Allah (c,c) yolundan saptırmak için çaba gösteren bir iblis olduğunu biliyoruz. İblis, kısaca “Kötülük yapan” anlamı taşır. Allah (c,c), Hz. Âdem’i çamurdan yarattığı zaman tüm melekler ona secde ettiği halde Şeytan secde etmeyince Allah’ın huzurundan kovuldu, cennetten çıkartıldı. Hicr süresi 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, ayetlerinde “ Allah “ Ya iblis! Sen niye secde edenlerle beraber olmadın?” diye sordu. İblis “Benim, kuru çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın bir insana secde etmem mümkün değil” dedi. Allah “Öyleyse çık oradan. Çünkü sen kovuldun( cennetten). Bu lanet, ceza gününe kadar üzerindedir.” Buyurdu. İblis “Rabbim! Öyle ise, bana onların yeniden diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi. Allah “Tamam, izin verildi sana, daha önce belirlenmiş güne kadar” buyurdu. İblis “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki muhakkak ben onlara günahları süsleyeceğim ve hepsini azdıracağım” Der. Bunun üzerine Şeytan kendini haklı göstermek için kıyamete kadar insanları etkisi altına alarak kötü emellere alet ettirerek cehennem ateşine sürüklemeye çalışmaktadır. İnsanları etkisi altına almak için her türlü hileye başvurur hatta ona yardım elini uzatarak melek görünümü dahi alabilir. Kendine inandırdıktan sonra gerçek yüzünü göstererek ona her türlü kötülüğü yaptırabilir. Böylece emeline ulaşır. Fatır suresinin 6’ıncı ayetinde “Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi gurubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmaya çağırır.”Der. Yüce Allah (c,c), Yasin süresinin 60’ıncı ayetinde “Ey Âdemoğulları, ben size and vermedim mi ki: Şeytana kulluk etmeyin, çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.” Der. Bir başka ayette Nisa süresi 118, 119, 120, 122 ayetlerinde “ Allah onu lânetledi, o da şöyle dedi; “Celâlin hakkı için, kullarından belli miktarda bir pay alacağım ve mutlaka onları saptıracağım ve şüphesiz onları cahillerin ellerine düşürüp, olmayacak kuruntularla aldatacağım. Onlara ayrıca hayvanların kulaklarını kesmelerini de emredeceğim. Yine onlara Allah’ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim.” Der. Ve her kim Allah’ı bırakıp da Şeytanı dost edinirse şüphesiz apaçık bir hüsrana düşmüştür! O, onlara vaat verir, olmadık kuruntulara sevk eder. Fakat Şeytan, onlara kuru bir aldatmacadan başka ne vaat edebilir ki? İşte bunların varacakları yer cehennemdir ve ondan kurtulabilmek için de hiç bir care bulamayacaklardır.”der. Bu ayetlerde belirttiği gibi şeytanın izinde olanlar onun gibi çılgınca yanan ateşin içinde olacaklarıdır. Ona sakın kanmayın ve onun izinden gitmeyin demektedir. Kuranı Kerimde bu konuları açıklayan pek çok ayetler bulunmaktadır ve yukarıdaki ayetler kurandan aynen aktarılmıştır. Şeytan, insanlara her türlü kötülüğü yaptırarak kendini haklı göstermek için çaba harcamakta, göz göre, göre insanları ateşe sürüklemektedir. Bunu bile, bile niçin, bu kısacık ömrümüzü şeytanın izinden giderek kendimizi cehennem ateşine atalım. Orası çok kötü bir yerdir. İnsanlara maddi ve manevi kayıplar verenler elbet bir gün gerek bu dünyada adaletin karşısında gerekse Allah'ın huzurunda bunların hesabını verecekler ve sonuçlarına da katlanacaklardır.

Bugün şeytani duygular içinde olan bu tür kişiler yukarıda da açıklamaya çalıştığım teknolojiyi kullanarak gençlerimizi kötü amellerine alet etmeye çalışmaktadırlar. Sevimli gibi görünerek sinsice yayınlarıyla küçücük beyinlerini karıştırarak onları elde etmek istemektedirler. Bu sapık düşüncede olanların bakış açılarına gelince, kan ve vahşet dolu dünyaları ile başta insanları etkileri alına alarak büyük bir tehlike oluşturmaya başlamışlardır. Ürkütücü makyaj ve kıyafetlerle dikkat çeken bu kişiler insanlara ve hayvanlara acı çektirmekte ve hatta bilinçsizce davranışlarıyla psikolojik baskı kurarak başkalarının hayatlarını sona erdirerek emellerine ulaşmaktadırlar. Uyuşturucunun kullanıldığı, kanlı ayinlerle küçücük beyinleri etkileri altına alarak insanlara serbestçe davranma, isyankâr olma, insani duygulardan uzaklaştırarak kötülüklerin egemen olacağı bir toplum yaratmak istemektedirler. Bu nedenle gençleri kendilerine çekmeye, onların sayesinde bu düşünce ve felsefeleri ile tüm dünyaya yayılarak kötülüklerin hâkim olacağı bir ortam oluşmasına çalışmaktadırlar. Onlar, yaşamak için öldürürler. Hiç kimsenin hakkı onlarınki kadar değerli değildir. Kalp kırmak, insan öldürmek, birinin canını yakmak, birilerine tecavüz etmek, hırsızlık yapmak, etrafı rahatsız edici davranışlarda bulunmak, toplumun huzurunu kaçırmak onlara ayrı bir zevk ve güç vermektedir. En yakınlarına bile zarar vermekten çekinmezler. Dinle hiçbir ilgileri yoktur, inanmazlar. Bu da şeytanın bir meziyetidir. Bunlar Allah’ın kurallarını, devletin ve insanların hukukunu hiçe sayarlar. Onlarda insanın en önemli meziyeti olan dostluk, arkadaşlık, sevgi, merhamet, şefkat, duygusu yok olmuş iyiliğin yerini kötülük almıştır. Kendi saflarına çektiği kişilerin artık kendilerinden biri olduğu için onlarla ilgilenmek yerine daha çok iyi, saf ve temiz insanlarla uğraşmaktan hoşlanırlar. Anneler ve babalar, çocuklarımızı cehennem ateşinde yanmalarını istemiyorsak, onlara doğru yolu göstermeli ve bu durumlara düşmeden bilinçli hareket ederek yaşamlarına düzgün sayfalar açmalarını sağlamalıyız. Bunun için her atılan adımı gözlemeli, yanlışlarını uyarmalıyız. Arkadaş seçiminden, giyimine, oyuncaklarına, kullandığı sözcüklere, okuduğu kitaplara, seyrettiği TV yayınlarına, özellikle bilgisayarda internet yoluyla çocukları tuzaklarına düşürerek onların kafalarını karıştırıp ilgi çekici oyunlarla kendilerine çekmeye çalışmaktadırlar. Bu nedenle çocuklarımızın davranışlarını iyi takip etmeli, onları yaralamadan, karalamadan, azarlamadan, izah ederek bu yanlışlardan uzaklaştırmalı ve doğru hedefe yönlendirmeliyiz, bu görev hepimizin.