26 Temmuz 2010 Pazartesi

İntiharı engellemenin İpuçları.

İntiharı engellemenin ipuçları,

İntihar girişiminde bulunacak her kimse, kararını verdikten sonra, normal yaşantısından farklı davranışlarda bulunur. Bazı sinyaller verir. Bu sinyalleri doğru zamanda algılayıp tespit ederek, intiharı önlemek için hemen harekete geçmeli bu işin uzmanı olan doktoruyla, uzmanıyla görüşerek tedaviye başlamalıdır.

Bu tespitleri şöyle sıralayabiliriz.

Kişide uyuma ve yeme alışkanlığı değişir, uykusuzluk çeker ve aşırı zayıflar.
Arkadaşlarından ve ailesinden uzaklaşır, kendini yalnızlığa terk eder.
Saldırgan ve isyankâr davranışlarda bulunur, her şeye aşırı tepki gösterir.
Neşeli olanlar içine kapanır, küskün olur.
Evden kaçma planları yapar, bu nedenle gizli, gizli hazırlıklara girişir.
Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanır, diğer zararlı maddelere yönelir.
Sürekli sıkıntılı olur, sık, sık öfler ve püfler.
Dikkatini toplamada güçlük çeker ve devamlı hatalar yapar.
Derslerini takip etmez, okul ödevlerini yapamaz, gereksiz şeylerle uğraşır.
Sık, sık baş ağrısı, karın ağrısı gibi ağrıları sıkıntıları vardır ve bunlardan şikâyet eder.
Kendini daima yorgun, bitkin hisseder, devamlı yatmak, uyumak ister.
Olaylara tepki vermez, dünya umurunda değildir.
Dünyaya bakış açısı değişmiş artık tam tersini savunarak farklılık gösterir.
Anne ve babasına olan hareketlerinde, çevresine olan yaklaşımında, normal görünmenin aksi bir takım davranışlarda bulunması o kişinin intihar olayını düşündüğü anlamına gelebilir. Bu yaptıkları davranışlarına paralel olarak aşağıda belirtilen bazı sözlerle de bunu birleştirdiğinde yine böyle bir eylemde bulunacağının işareti olabilir.
“İlgisizdir ve “Benim için önemi yok, fark etmez”der.
”Her olayın ardından “Sizlere sorun olmayacağım”der.
”Sizleri bir daha görmeyeceğim. Beni yok bilin”, der.
”Benim için artık yaşamın bir önemi kalmadı”der.
”Benim için üzülmeyin” der ve bu sözünü sıkça tekrarlar,
”Hepiniz çok seviyorum”der
”Sürekli ölümden ve ölmek istediğinden söz eder”
”Hayatı umursamadığını söyler ve hiçbir olaya tepki göstermez”
”Suçluluk duyar”
Bu gibi sözlerin yanında kişisel eşyalarını dağıtmaya başlaması, çok sevdiği bir oyuncağı dahi onu mutlu etmemesi, ruhen ve bedenen bir çöküntü içersinde olması, odasının alışkanlıkların dışında darmadağın veya dağınık bir yapıya sahip birinin odasını düzene sokması, sık, sık ağlaması, aşırı derecede alıngan ve şüphecilik, unutkanlık, karar vermede güçlük çekme, sorumluluk almaktan kaçınması onun bu düşünce içersinde olmasının birer belirtileri olabilir. Her aile çocuğunu, yakınını çok iyi tanır. Bu farklılıkları fark etmesi en önemli teşhistir. Sadece zamanı, yeri ve şekli için ortam beklenmektedir. İşte, anne ve babalar çocuklarınızda ve diğer yakınlarınızda bu ve buna benze olayları tespit ettiğiniz an sıkı takibe almakla, bu düşüncede olanların düşüncelerini değiştirebilir onları yeniden kazanabilir ve böylece göz göre, göre bu dünyadan ayrılmak isteyenleri yeniden hayata döndürmüş olabiliriz. Bazı insanlar çok duygusaldır. Olaylar farklı bakar. Her şeyden çok çabuk etkilenir. Yapılan yanlışlıklar, hatalar, onları istenmeyen olaylara kadar götürebilir. Bunlara çok dikkat edilmelidir. İntihar etme cesaretinde bulunamayanlar bunu yapabileceklerini göstermek için gösteri intiharların da, da bulunabilir. Ailesinin evde olduğunu bile, bile onların dikkatini o yöne çevirerek bir kutu ilaç içmiş izlemini uyandırabilir. Yüksek bir binanın tepesinden kendini aşağıya atacakmış gibi hareketler yaparak insanları o yere ilgisini çekerek çözmek istediği sorunu dile getirmeye çalışır. İş ister, sevgilisi ile görüşmek, ailesini ve çocuklarını görmek ister. Beni bu durumdan kurtarın, bana yardım edin demeye çalışır. Her insan farklı yaradılıştadır. Davranışlarımızı da onların ruh haline göre hareket ederek sürdürmeli ve onlara yardımcı olmalıyız. Onlar bizden birer parçadır.

Bir önemli konuda, küçüklerin, büyükleri yeteri kadar sahiplenmemesinden kaynaklanmaktadır. Yaşlılar, ömürlerinden ömür katıkları evlatlarının ilgisizliğinden yakınırlar. Yalnızlık onları bunalıma sürükler. Yaşlılıklarında, çocukların kendilerine yardımcı olacağını, yedirip içireceğini, yıkayıp giydireceğini zannederler. Ne gelen var nede soran. Tam onlara ihtiyaç duyulduğu an hiç kimse kapısın çalmaz olur. Bir tabak yemek vermez olur. Çevresindeki komşular bakar. Gözyaşları sel olmuş, kimse kulak asmaz. Geçim sıkıntısı çekerler. Yaşam iyice zorlaşır. Hele muhtaç durumda iseler, bu daha da acı çekmelerine neden olur. Hayatın tadı onlar için acıya dönüşmüştür. Daha fazla buna katlanamayan pek çok yaşlımız maalesef intihar girişiminde bulunarak hayatlarına son vermektedir. Bu duruma sürükleyenler elbet bir gün kendilerinin de aynı akıbete düşeceklerini göremezler. En çok yakınlarını kaybedenler, eşlerinden ve işlerinden ayrılanlar, tedavisi olmayan hastalığa yakalananlar risk gurubu içinde olduklarından bu kişilerle ilişkileri koparmamalı, yalnız bırakmamalı, sık, sık ziyaret ederek hatırlamalı, ihtiyaçlarını gidermelidir. Bu yaşta insanların sağlık sorunları çok olur gerektiğinde tedavileri için doğru insanı bulup tedavi ettirerek tekrar yaşama kazandırılmalıdır.
Birde buna gençlerin gözü ile bakacak olursak, yarının yaşlıları olarak bizler onlara nasıl davranmalıyız.

Gençler, büyüklerin işlerine karışmalarını istemezler. Karşılarında suratı asık, her zaman homurdanan, ufacık rahatsızlıklarını büyüterek ölüyorum diyerek ortalığı karıştıran, ilgi çeksin diye hastalık yaratan devamlı şikâyet eden, sorgulayan, yargılayan yaşlılardan hoşlanmazlar. Bunu, kendi gençliğimizi yaşadığımız yıllarda nasıl istemiyorduysak, şimdiki gençlerin istemeyeceklerini düşünmeliyiz. O halde, Biz yaşlılar, bakıma muhtaç isek, onların yaşantılarına köstek olmak değil tam tersi onlara özen göstermeliyiz. Asık suratlarımızı güler hale getirmeliyiz, her işlerine burnumuzu sokmamalıyız, daha sevecen ve candan olmalıyız, onların bize ihtiyacı olduğu kadar daha fazlası bizim onlara ihtiyacımızın olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Yoksa sokaklarda yaşamak zorunda kalabiliriz. Bu durumda olan pek çok yaşlı büyüğümüz bunları yapamadığı için şimdi başkalarının bakımına muhtaç oldukları görüyoruz. Belki bu tür davranışlarda bulunmasalardı şimdi sıcak bir yuvada onlarla beraber yaşıyor olacaklardı. Bazıları da bu davranışları yüzünden pişmanlık duyarak hâlâ bir umutla evlerine aylardır gelmeyen çocuklarını veya diğer yakınlarının yollarını gözlüyorlardır. Arayıp hatırlarını sormak, gönüllerini almak en büyük beceridir. Onlar anne ve babadır. Çocukluğunuzda yaptığınız hataları onlar nasıl affettiyse sizlerde eğer bir kusur işlediyse affedin. Şimdi sizler büyüdünüz onla ise küçüldü.

Ey gençler, sizlere sesleniyorum. Yarın, sizlerde bizler gibi yaşlanacaksınız. Bugün den yarını düşünmeniz gerekiyor. Etme, bulma dünyası. Bugün senin büyüklerine yaptıklarını gören çocukların, yarın aynısını sana yapacaklarını aklınızdan çıkartmayın. Büyüklerinizi sevin ve sayın. Elbet bunun mükâfatını bir gün göreceksiniz. Pek çok yaşlı vatandaşımız, evlatlarının ilgisizliğinden şikâyet etmektedir. Bunca emek vererek yetiştirdikleri çocuklarının bu davranışları onları çok üzmektedir. Pek çoğu aç, bakımsız, yersiz ve yurtsuz yaşamlarını sürdürmektedir. Onlara sahip çıkmalıyız, bağrımıza basmalıyız. Bu ilgisizlik ve yalnızlık pek çok yaşlının bunalıma girerek hayatlarına son verdiğini biliyoruz. Onlar sadece ilgi bekliyorlar. Bakara Sûresi 83 ayetinde “Anne ve babanıza ihsanda bulunun, yakınlarınıza, öksüzlere ve biçarelere de yardım edin. İnsanlara güzel sözler söyleyin” diye uyarıda bulunmaktadır. Bir başka söz de cennet annelerin ayakların altındadır der.

Gelişmiş ülkelerde bile aile bağlarının giderek kopması sonucu hükümetlerin bir dizi önlem almaya zorladıklarını yine basındaki yazılardan okuyoruz. Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde bundan böyle ailelerin en yaşlı olanlarının hal ve hatırlarını sormasını, onların bakımını ve hatta ceplerine harçlık koyulmasını öngören yasa tasarısı gündeme gelmiş. Bakıma muhtaç kişilerin yaşantılarını garanti altına almalarında ailenin payı istenmiştir. Bu yasayı hazırlayanlar, altmış beş yaşı üzeri olan anneler ve babalar bunca emek vererek yetiştirdikleri çocuklarının ilgisizliğinden yakınarak intihara teşebbüs ettiklerini tespit etmiştir. Yaşı altmışın üzerinde olan, intihar girişiminde bulunan ülkelerinden biri olan Fransa‘da yaklaşık 3,500 yaşlının intihar girişiminde bulunduğu tespit edilmiştir.

İntihar olaylarının gündeme gelmesinde hiçbir neden yokken ortaya çıkmasını sağlayan başka faktörler de vardır.“Aile içinde yaşanan aşırı kavgalarda başkasının önünde hakaret ve aşağılayıcı sözler. Okulda ve iş yerinde başarısızlık, küçük düşme. Çok sevildiğini sandığı kişiden beklemediği kötü sözler. Dayak, cinsel taciz, yapmadığı bir şey üzerine suçlama, ağır cezaya çarptırılma korkusu, sevdiği biri ile kavuşamam duygusu, kötü bir hastalık,” sonrası gibi olaylar intihar düşüncesini gündeme getiren olayları da sayabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder