İntihar girişiminde bulunacak her kimse, kararını verdikten sonra, normal yaşantısından farklı davranışlarda bulunur. Bazı sinyaller verir. Bu sinyalleri doğru zamanda algılayıp tespit ederek, intiharı önlemek için hemen harekete geçmeli bu işin uzmanı olan doktoruyla, uzmanıyla görüşerek tedaviye başlamalıdır.
Bu tespitleri şöyle sıralayabiliriz.
Kişide uyuma ve yeme alışkanlığı değişir, uykusuzluk çeker ve aşırı zayıflar.
Arkadaşlarından ve ailesinden uzaklaşır, kendini yalnızlığa terk eder.
Saldırgan ve isyankâr davranışlarda bulunur, her şeye aşırı tepki gösterir.
Neşeli olanlar içine kapanır, küskün olur.
Evden kaçma planları yapar, bu nedenle gizli, gizli hazırlıklara girişir.
Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanır, diğer zararlı maddelere yönelir.
Sürekli sıkıntılı olur, sık, sık öfler ve püfler.
Dikkatini toplamada güçlük çeker ve devamlı hatalar yapar.
Derslerini takip etmez, okul ödevlerini yapamaz, gereksiz şeylerle uğraşır.
Sık, sık baş ağrısı, karın ağrısı gibi ağrıları sıkıntıları vardır ve bunlardan şikâyet eder.
Kendini daima yorgun, bitkin hisseder, devamlı yatmak, uyumak ister.
Olaylara tepki vermez, dünya umurunda değildir.
Dünyaya bakış açısı değişmiş artık tam tersini savunarak farklılık gösterir.
Anne ve babasına olan hareketlerinde, çevresine olan yaklaşımında, normal görünmenin aksi bir takım davranışlarda bulunması o kişinin intihar olayını düşündüğü anlamına gelebilir. Bu yaptıkları davranışlarına paralel olarak aşağıda belirtilen bazı sözlerle de bunu birleştirdiğinde yine böyle bir eylemde bulunacağının işareti olabilir.
“İlgisizdir ve “Benim için önemi yok, fark etmez”der.
”Her olayın ardından “Sizlere sorun olmayacağım”der.
”Sizleri bir daha görmeyeceğim. Beni yok bilin”, der.
”Benim için artık yaşamın bir önemi kalmadı”der.
”Benim için üzülmeyin” der ve bu sözünü sıkça tekrarlar,
”Hepiniz çok seviyorum”der
”Sürekli ölümden ve ölmek istediğinden söz eder”
”Hayatı umursamadığını söyler ve hiçbir olaya tepki göstermez”
”Suçluluk duyar”
Bu gibi sözlerin yanında kişisel eşyalarını dağıtmaya başlaması, çok sevdiği bir oyuncağı dahi onu mutlu etmemesi, ruhen ve bedenen bir çöküntü içersinde olması, odasının alışkanlıkların dışında darmadağın veya dağınık bir yapıya sahip birinin odasını düzene sokması, sık, sık ağlaması, aşırı derecede alıngan ve şüphecilik, unutkanlık, karar vermede güçlük çekme, sorumluluk almaktan kaçınması onun bu düşünce içersinde olmasının birer belirtileri olabilir. Her aile çocuğunu, yakınını çok iyi tanır. Bu farklılıkları fark etmesi en önemli teşhistir. Sadece zamanı, yeri ve şekli için ortam beklenmektedir. İşte, anne ve babalar çocuklarınızda ve diğer yakınlarınızda bu ve buna benze olayları tespit ettiğiniz an sıkı takibe almakla, bu düşüncede olanların düşüncelerini değiştirebilir onları yeniden kazanabilir ve böylece göz göre, göre bu dünyadan ayrılmak isteyenleri yeniden hayata döndürmüş olabiliriz. Bazı insanlar çok duygusaldır. Olaylar farklı bakar. Her şeyden çok çabuk etkilenir. Yapılan yanlışlıklar, hatalar, onları istenmeyen olaylara kadar götürebilir. Bunlara çok dikkat edilmelidir. İntihar etme cesaretinde bulunamayanlar bunu yapabileceklerini göstermek için gösteri intiharların da, da bulunabilir. Ailesinin evde olduğunu bile, bile onların dikkatini o yöne çevirerek bir kutu ilaç içmiş izlemini uyandırabilir. Yüksek bir binanın tepesinden kendini aşağıya atacakmış gibi hareketler yaparak insanları o yere ilgisini çekerek çözmek istediği sorunu dile getirmeye çalışır. İş ister, sevgilisi ile görüşmek, ailesini ve çocuklarını görmek ister. Beni bu durumdan kurtarın, bana yardım edin demeye çalışır. Her insan farklı yaradılıştadır. Davranışlarımızı da onların ruh haline göre hareket ederek sürdürmeli ve onlara yardımcı olmalıyız. Onlar bizden birer parçadır.
Bir önemli konuda, küçüklerin, büyükleri yeteri kadar sahiplenmemesinden kaynaklanmaktadır. Yaşlılar, ömürlerinden ömür katıkları evlatlarının ilgisizliğinden yakınırlar. Yalnızlık onları bunalıma sürükler. Yaşlılıklarında, çocukların kendilerine yardımcı olacağını, yedirip içireceğini, yıkayıp giydireceğini zannederler. Ne gelen var nede soran. Tam onlara ihtiyaç duyulduğu an hiç kimse kapısın çalmaz olur. Bir tabak yemek vermez olur. Çevresindeki komşular bakar. Gözyaşları sel olmuş, kimse kulak asmaz. Geçim sıkıntısı çekerler. Yaşam iyice zorlaşır. Hele muhtaç durumda iseler, bu daha da acı çekmelerine neden olur. Hayatın tadı onlar için acıya dönüşmüştür. Daha fazla buna katlanamayan pek çok yaşlımız maalesef intihar girişiminde bulunarak hayatlarına son vermektedir. Bu duruma sürükleyenler elbet bir gün kendilerinin de aynı akıbete düşeceklerini göremezler. En çok yakınlarını kaybedenler, eşlerinden ve işlerinden ayrılanlar, tedavisi olmayan hastalığa yakalananlar risk gurubu içinde olduklarından bu kişilerle ilişkileri koparmamalı, yalnız bırakmamalı, sık, sık ziyaret ederek hatırlamalı, ihtiyaçlarını gidermelidir. Bu yaşta insanların sağlık sorunları çok olur gerektiğinde tedavileri için doğru insanı bulup tedavi ettirerek tekrar yaşama kazandırılmalıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder