2 Nisan 2007 Pazartesi

Boşanmış eşlerin korunması ve Hukuki hakları. (Yaşanmış olaylardan bir örnek)

“17 yaşlarında güzel bir kızdı. Çalıştığı fabrikaya sık, sık mal almaya gelen ve adının Ali olduğunu sonradan öğrendiği 20 yaşlarında bir gence ilgi duymaya başlar. Ali de bunu fark etmiş olacak ki bu ilgiye aynı şekilde cevap verir. Kısa bir arkadaşlık devresinden sonra, bir birlerine delice âşık olurlar. Önce, aileleri yaşları küçük olduğu için bu beraberliğe karşı çıkar. Aileleri ile mücadele ederler, tüm engellemelere rağmen beraberliklerini sürdürdüler ve sonunda aileler bu birleşmeye razı olur ve evlenirler. Her şey başlangıçta çok iyi gider. Sorunsuz gibi görünen ve yürümekte olan bu evliliğin üzerinden kısa bir zaman geçmesine rağmen yavaş, yavaş kara bulutlar esmeye başlar. Aşkın gözü kördür derler. Doğrudur. Sevgi ve aşk bu iki genci öyle kör etmiş ki arkadaşlık döneminde içki kullanmadığını söyleyen eşinin evliliklerin daha ilk yılında iş dönüşü birkaç kez eve içkili geldiğini görür. İlk zamanlar bunu iş sorunlarındandır diye önemsemez. Bu içkili geceler gün geçtikçe artmaya başlar. İşinde karşılaştığı bazı problemler nedeniyle evdeki ufacık bir olay içki yüzünden büyüyerek sık, sık eşini azarlamaya ve hatta dövmeye kadar gider. İçkinin tesiri geçtikten sonrada pişmanlık duyarak her defasında eşinden özür diler. Evlilikleri bu şekilde bir yılını doldurduktan sonra çocuk sahibi olursa düzelir diyenlere kanarak evliliklerin ikinci yılında bir erkek çocukları dünyaya gelir. Anne, bebeği dünyaya getirdikten sonra düzelecek diye beklediği evliliği düzelmediğini görür, artan dayakların arkası kesilmeyince annesinin evine giderek orada kalmaya başlar. Hatta bir ara boşanmayı bile düşünür. Evde artan bu huzursuzluk yüzünden eşi ile ilişkileri iyice bozulmuştur. Kocası bazı geceler eve bile uğramaz olur. Sık, sık eve gelen telefonlardan eşinin bir başkasıyla ilişkisinin olduğunu anlar. Onu takip eder. Yanılmamıştır. Bu gerçeği yüzüne söylediği zaman inkâr eder. Altı yılını doldurduğu evliliğini zaten sürdürmekte zorlanan kadın aldatma olayından sonra kararını verir ve boşanmak ister. Mahkeme, şahitleri de dinleyerek şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, babanın, çocuğunu belirtilen zamanlar içinde görmesine izin vererek karara bağlar. Kadın, annesinin evine yerleşmeyip kendine küçük bir daire kiralar. Burada yaşamını sürdürür. Baba, çocuğunu görme bahanesiyle eve gelerek boşandığı karısına sık, sık yanlış yaptığını ve bazen de telefon ederek bunun intikamını alacağını söyleyip onu tahrik eder. Hukuken eşinden boşandığı halde eşinin eve her gelişinde şiddet kullanmasına, bazı yakınlarına durumu anlatmasına rağmen buna engel olamaz. Bu durumdan kurtulmak için yakınlarının yardımıyla genç yaşta eşi ölünce tekrar evlenmeye karar veren biriyle nişanlanır. Bunu duyan kocanın baskısı iyice artar ve kimsenin evde olmadığı bir gün onu görmeye gider. Tartışırlar. İş, hakarete ve kaba kuvvete kadar gider. İyice bunalıma sürüklenen kadın eşinin aşırı tahriklerine dayanamayıp kendini, onun gözleri önünde evinin altıncı katından aşağıya atar. Baba bu olaya sebebiyet verdiği için ceza evine, anne sevgi dolu devam edeceğini umduğu evliliğini boşanmayla noktalamasına rağmen, yeni bir hayata karar vermişken boşandığı eşinin kendisini aşırı derecede rahatsız etmesi sonucu ondan intikam almak için intihar ederek olaya son noktayı koyar”.Çocuk ortada kalır. Baba ceza evine girince çocuğu kimse sahiplenmez ve yuvaya verilir.

TC. Kanununda bu konuyla ilgili şöyle bir açıklama bulunmaktadır.

a) Kusurlu eşin diğer eşe veya çocuklara, aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması.
b) Kusurlu eşin müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsis ile diğer eşe ve çocukların oturmakta olduğu eve veya iş yerine yaklaşmaması.
c) Kusurlu eşin diğer eşin, çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi.
d) Kusurlu eşin diğer eşi, çocukları veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi.
e) Kusurlu eşin varsa silah ve benzeri araçlara ilgili kuruma vermesi (Polis veya Zabıtaya).
f) Kusurlu eşin alkollü veya uyuşturucu veya herhangi bir madde kullanılmış olarak konuta gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmaması.

Yukarıda açıklanan tedbirlerin tatbiki maksadıyla ön görülen süre altı ayı geçmez ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması durumunda tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayacağı cezaya hükmedileceği hususu eşe ihtar olunur. Karara uymayan eşe üç aydan altı aya varan hapis cezası uygulanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder