28 Ağustos 2009 Cuma

24 Ağustos 2009 Pazartesi

21 Ağustos 2009 Cuma

HAYIRLI RAMAZANLAR.

Bugün Ramazanın birinci günü. Bereket ayı. Günahlardan arınma ayı.Tüm okutlarımın Ramazanı kutlu olsun.Sağlık ve huzur içinde geçsin.

11 Ağustos 2009 Salı

Öğretmenlerimize yeni dönemde başarılar.

ÖĞRETMENİM BENİM.
Hastane’de bir yakınım, aynı odada ve yanında yatan bir başka hastanın gece yaptıkları muhabbetinde anlattıklarını sizlerle paylaşmak istedim. Bu ülkede böyle insanların var olması çok sevindirici bir olay, anlatılanlar çok hoşuma gitti.

Öğretmenler sitesinden ev alan iki yaşlı karı kocaya, aynı apartmanın diğer dairelerinde oturmakta olan öğretmenler anlaşarak bir gün bu iki yaşlının evlerini tanışmak ve aynı zamanda birlikte bir şeyler yemek için habersizce ziyarete gitmişler. Yaşlı kadın şaşkın, sıkılgan bir tavırla bir şeyler söylemek istemiş ama genç öğretmenler “Siz şöyle bir kenara oturun” deyip beraberlerinde getirdikleri yiyecek torbalarını masaya koyarak onlara sürpriz yapmışlar. İki yaşlı hem mutlu hem de ilk kez böyle bir olay başlarına gelmiş olmanın şaşkınlığı ile o gün güzel bir akşam geçirmişler. Muhabbetleri sırasında “apartmanımızın henüz adı konmamış, isterseniz bu apartmana bir isim bulalım” demişler ve bu görüşmeden kısa bir süre sonra öğretmenler iki yaşlının dairesinden mutlu bir şekilde ayrılmışlar. Aradan bir kaç gün geçmiş, iki yaşlı öğretmenlerin bu davranışlardan etkilenerek aralarında konuşup apartmanın isminin “öğretmenler” apartmanı olmasına karar vermişler. O gece bunu söylemek için sabırsızlıkla öğretmenlerin evlerine gelmelerini beklerken kapı çalınmış. Yine aynı öğretmenler kapıda yaşlı çifte “biz aramızda konuştuk ve apartmanın ismini sizin eşinizin yani bey amcanın ismini koymaya karar verdik” demişler. İki yaşlı şaşkın ve gözleri yaşlı öğretmenlerin bu sözleri karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlar. Her gün hal ve hatırlarımızı soruyorlar, şimdi onlar kendi çocuklarımız gibi diye anlatarak aralarında böyle bir sohbet geçmiş.
Bu anlatılanlardan sonra ben de çok etkilendim. Tanıdığım öğretmen arkadaşlarımın da aynı düşünceler içersinde olduklarını biliyor tüm öğrenenlerimizle gurur duyuyorum.

Nasıl ham demir usta ellerde şekillenip muazzam bir esere dönüşüyorsa, artık evinden koparak, yaşantısının çoğunu okullarda öğretmeni ile geçiren bu çocuklar, buradan aldıkları tüm temel eğitimle geleceklerini hazırlamaktadırlar. Her şeyi bu sıralarda öğrenmektedirler. Bu da ülkemizin kalkınması, çalışkan, dürüst, ülkesine her konuda yararlı kişilerin yetişmesi ancak bu öğretmenler sayesinde gerçekleşmektedir. Onlar bu ülkenin temelini sağlamlaştırmak yeni nesiller yetiştirmek için her türlü koşullarda ve zor şartlarda hizmet vermeye gönüllüdürler. Onlara, devlet ve millet olarak gereken saygıyı göstermeli ve sağlamalıyız. Onlar bunu hak ediyorlar. Bu öğretmenler, ülkemizin herhangi bir yöresinden tayin olarak gelmiş kişilerdir ve ülkemizin pek çok yöresinde görev yapan öğretmenlerin böyle ufak ama anlamlı pek çok hikâyeleri vardır. Kalkınmamız temelinde onların payı unutulmamalıdır. Annaler ve babalar bir zamanlar sizlerde o sıralardan geçtiniz, öğretmenlerinize güvenin ve onlara sahip çıkın. Tüm öğretmenlerimize bu yeni dönemde bir vatandaş olarak başarılar diliyorum. Allah’a emanet olun.


ATATÜRK'ÜN KÜTAHYA LİSESİ'NDE ÖĞRETMENLERE YAPTIĞI KONUŞMA

"Muallime hanımlar ve muallime efendiler bu irfan yuvası altında hepinizi bir arada görmekten ve hepinizi selamlamaktan çok memnunum.

Memleketimizi toplumumuzu gerçek hedefe gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir yücedir.
Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir hangisi bir diğerinden üstündür? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz. Bu iki ordunun ikisi de hayatidir.
Yalnız siz irfan ordusu mensupları sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz.

Biz iki ordudan birincisine vatan çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya -bütün dünya bilir bütün dünya şahit oldu ki- pek mükemmelen sahibiz. Vatanın dört sene önce düştüğü büyük felaketten sonra yoktan var olan bu ordu vatanı yok etmeye gelen bu düşmanı kutsal vatan toprağında boğup mahvetti. Yalnız bu orduya sahip olmakla işimiz bitmiş gayemiz bu ordunun zaferiyle son bulmuş değildir.

Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır. Milletimizi geçek mutluluğa kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak bir an önce büyük kusursuz nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz.

Eski idarelerin en büyük kötülüklerinden biri de irfan ordusuna layık olduğu önemi vermemeleridir. Eğer önem verilseydi geleceği emanet ettiğimiz sizlere gelecek kadar güvenilir bir mevki verilmesi gerekirdi. Henüz üç dört senelik hayata sahip olan milli idaremizde irfan ordusu ile layık olduğu kadar ilgilenilememiştir. Fakat buradaki mecburiyeti milletin münevverleri olan sizler elbette ki daha iyi takdir edersiniz. Bütün kuvvetimizi yalnız cephede toplamaya mecbur olduğumuz bu kısa süre içinde tabiatıyla irfan ordusuyla gereğince meşgul olamadık. Lakin Cenab-ı Hakk'a şükürler olsun ki düşman karşısındaki aziz ordumuz için harcadığımız bütün emekler mutlu sonucunu verdi.


Artık bundan sonra aynı kuvvet aynı faaliyet aynı istekle irfan ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan dahi emeklerimizin faaliyetlerimizin mutlu ve başarılı sonuçlarını aynı parlaklıkta elde edeceğiz.
Arkadaşlar asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki birliktelik ve alakayı belirtmek için şunu da ifade edeyim kıymetli bir eserden ordunun ruhu kumanda heyetidir deniliyor. Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz öğretmenler sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir. İstiklal mücadelesinde üç dört senedir düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşla ordunun ruhu olan kumanda heyeti değerlerinin yüksekliğini nasıl ispat etmişse bundan sonra yapacağımız yenilikler milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti mağlup etmek savaşında da irfan ordusunun ruhu olan siz öğretmenlerin aynı yeteneği ortaya koyacağınıza eminim.

Bu konuda size güveniyor ve saygı ile selamlıyorum."

İSTANBUL'DAN BURSA'YA GELEN ÖĞRETMENLERE YAPTIĞI KONUŞMA

"İstanbul'dan geliyorsunuz. Hoş geldiniz.İstanbul'un feyz meşalelerinin temsilcileri olan yüce topluluğunuz karşısında duyduğum sevinç sonsuzdur. Yüreklerinizdeki duyguları kafalarınızdaki düşünceleri doğrudan doğruya gözlerinizde ve alınlarınızda okumak benim için olağanüstü bir mutluluktur. Bu anda karşınızdaki en içten duygumu izninizle söyleyeyim: İsterdim ki çocuk olayı genç olayısizin nur saçan sınıflarınızda bulunayım. Sizden feyz alayım.Siz bani yetiştiresiniz. O zaman ulusum için daha yararlı olurdum. Ne yazık ki elde edilemeyecek bir istek karşısında bulunuyoruz. Bunun yerine sizden başka bir istekte bulunacağım: Bu günün çocuklarını yetiştiriniz.Onları yurdaulusa yararlı insanlar yapınız. Bunu sizden istiyor ve diliyorum.

Muallim Hanımlar Muallim Beyler
Yurdu ve ulusu kurtarmak isteyenler için yurtseverlik iyi niyet özveri çok gerekli niteliklerdir. Nedir ki bir toplumdaki hastalığı görmek onu iyileştirmek toplumu çağımızın isteklerine uygun olarak yükseltmek için bu nitelikler yetmez bu niteliklerin yanında bilim ve teknik gereklidir. Bilim ve teknikle ilgili çalışmalar başladığı ve geliştirildiği yerse okuldur. Bunu için okul gereklidir. Okul adını hep birlikte büyük saygı ile analım... (dinleyicilerbir ağızdan "okul!... diye bağırdılar).
Okul genç beyinlere insanlığa saygıyı ulus ve yurt sevgisini bağımsızlık onurunu öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düşünceonu kurtarmak için tutulması uygun olan en doğru yolu belletir. Yurt ve ulusu kurtarmaya çalışanların ayrıca işlerinde birer namuslu uzman ve birer çalışkan bilgin olmaları gereklidir. Bunu sağlayan okuldur. Ancak bu yollagirişilecek her türlü işin usa uygun sonuçlara ulaştırılması gerçekleşmiş olur.

Bayanlar Baylar!
Yudumuz içinde uygarlıkla ilgili düşüncelerinçağdaş ilerlemelerin bir an bile yitirilmeden yayılması ve gelişmesi gerektir. Bunun içindir ki bilimle teknikle uğraşanların bu alanlarda çalışmayıbirer namus borcu bilmeleri gerekir.
Öğretmenlerimiz şairlerimiz, edebiyatçılarımız, yazarlarımız durup dinlenmeden ulusa bu acı günleri ve onun gerçek nedenlerini açık ve kesin olarak yazacaklar, anlatacaklar bu kara günlerin dönmemesi için yeryüzünde uygar ve çağdaş bir Türkiye'nin varlığını tanımak istemeyenlere onu tanıtmak zorunda olduğumuzu hatırlatacaklardır.

Bayanlar Baylar! Acı da olsa söyleyelim ki biz üç buçuk yıl öncesine değin bir "Topluluk " olarak yaşıyorduk. Bizi istedikleri gibi yönetiyorlardı. Dünya bizi yöneticilerimize göre tanıyordu. Üç buçuk yıldırtam bir ulus olarak yaşıyoruz. Bunu elle tutulur gözle görülür kanıtı hükümetimizin biçimi hükümetimizin niteliğidir ki kanun onu Büyük Millet Meclisi diye adlandırdı. Bütün dünya bir an bile şüphe etmesin ki Türkiye Devleti'nin biricik ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bayağı çıkarlarını ve kendi güvenliklerini sağlamak için ulus ve yurdun bağımsızlığını düşmanların eline bırakmakta bir sakınca görmeyen bağımsızlığımıza son veren koşullara kapsayan Sevr Antlaşması'nı onayan yöneticilerin sultanların padişahların öykülerini bu zorbaların yasa dışı davranışlarını Türk ulusu artık ancak ve yalnız tarihte okur.

Bayanlar Baylar!
Ordularımızın kazandığı zafer sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız ortam hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacaksınız yaşatacaksınız ve kesinlikle başarıya ulaşacaksınız. Ben ve sarsılmaz inançla bütün arkadaşlarımsizi izleyeceğiz ve sizin karşılaşacağınız engelleri kıracağız. Son bir söz: Sizin seçkin bir topluluk olarak Bursa'ya gelmeniz yalnız Bursa'yı değil bütün Anadolu'daki kardeşlerinizi sevindirdi. İstanbul'dan getirdiğiniz selamları bütün ulusa duyuracağız. Ben de sizden rica edeceğim ki oradaki kardeşlerimize selamlarımızı iletiniz. İstanbul'un alın yazısı İstanbul'da yaşayan gerçek Türklerin gönüllerinde ve duygularında yaşattıkları dileğe uygun olarak çizilecektir."